‘Türkiye daha önce eşi görülmemiş şekilde kullanabilir’ Tüm dengeleri değiştirecek füze

Yurt içindeki terör operasyonları, Suriye, Irak ve Libya üzere son derece kuvvetli araziler… Türkiye’nin yerli ve ulusal SİHA’ları bu üzere yerlerde sergilediği başarılı performansla tüm dünyanın takdirini topladı. Lakin, bilhassa son günler Türk SİHA’larının en çok konuşulduğu yerlerin başında Yunanistan geliyor.

Pekala lakin Yunan medyası ve Yunan savunma sanayii uzmanları Türkiye’nin SİHA macerasını neden bu kadar yakından takip ediyor? Yunan deniz ögeleri için Türk SİHA’ları ne boyutta bir tehdit?

FARKLI KONSEPTLERİ MUVAFFAKIYETLE UYGULADIK

Savunma Sanayii Araştırmacısı Kadir Doğan, insansız hava sistemlerinin deniz yahut amfibi ögelere karşı uğraşına şimdiye kadar önemli halde tanıklık edilmediğini vurguladı.

Sahip olduğumuz SİHA sistemlerinin bu çeşit bir deniz ya da amfibi ögelere karşı nasıl konumlandırılacağına dair farklı soru işaretlerinin olduğuna dikkat çeken Doğan, “Daha evvelki harekat ve operasyonlarda da şahit olmadığımız kullanım formları vardı. Lakin Türkiye, sahip olduğu SİHA’ları gerek nizami gerek gayri nizami ögelere karşı, çok farklı konseptlerde çok farklı gayelere yönelik kullanma muvaffakiyetini gösterdi” dedi.
 

DAHA EVVEL EŞİ GÖRÜLMEMİŞ BİR BIÇIMDE KULLANABİLİRİZ

Kadir Doğan, Türk SİHA’larının Suriye ve Libya’daki farklı kullanım stillerine işaret ederek, şunları söyledi:

“Bu ögeler kimi vakit terör örgütlerinden yani vekil ögelerden oluşurken, kimi vakitte nispeten nizami ögelerden oluştu. Bu iki çok farklı yapıya karşı da bu sistemlerin başarılı bir formda kullanılması da bu sistemlerin konumlandırılmasının ne kadar esnek bir formda yapılabildiğini gösterdi.

Bilhassa Bahar Kalkanı Harekatı ile bu ögelerin çok ağır bir biçimde kullanılmasıyla sistemler rüştünü ispat etmiş oldu. Tıpkı anda 10-20 insansız hava aracının havada misyon icra edebilmesi de bunun en temel sebebi.

“EŞİ GIBISI GÖRÜLMEMİŞ HALDE…”

Bu açıdan bakıldığı vakit Türkiye’nin insansız sistemlerini çok farklı alanlarda son derece esnek ve aktif bir formda kullanabilme kabiliyeti, şimdi eşi gibisi görülmemiş bir şekilde Ege ve Akdeniz’de de kullanabilme ihtimalini doğuruyor. Natürel bu da Yunanistan’ı yahut bölgedeki öbür ögeleri huzursuz edecek bir durum.”

UYGUN ŞARTLARDA DENİZ ÖGELERI İÇİN DE TEHDİT OLABİLİR

Yerli ve ulusal mühimmatların bu denklemde nerede konumladığı sorusuna da karşılık veren Doğan, şunları söyledi:

“İnsansız hava sistemlerini bir bütün olarak kıymetlendirmek her vakit çok daha yanlışsız olur. Bu sistemlerde kullanılan mühimmatların aktifliği, bu sistemlerin caydırıcılık düzeyini artıran bir öge. Bunun temel sebebi ise anlık bir formda karar verebilme ve bu kararı uygulayabilme esnekliği sağlaması.

Bu durumu bir avantaja dönüştürmek için ise farklı ögelerin da devrede olduğu müşterek bir çalışma yapısının icra edilmesi gerekiyor. İnsansız sistemler her vakit hava savunma ögeleri için görece çok kolay gayeler. Lakin Suriye ve Libya’da çeşitli örneklerini gördüğümüz üzere bu durum, bu sistemlerin yanlışsız pozisyonlandırılması ile aksine de dönebilir.

Tüm bunlar alt alta konulduğu takdirde, görece hareket alanları kısıtlı olan deniz yahut amfibi sistemlere karşı, uygun şartlar oluşması halinde, insansız hava sistemleri önemli bir tehdit oluşturabilir.”

SOM FÜZESİ ATABİLEN BİR SİHA DENKLEM DEĞİŞTİRİR

TÜBİTAK SAGE Enstitü Müdürü Gürcan Okumuş’un geçtiğimiz günlerde TRT Haber’e açıkladığı “İnsansız hava araçlarımızdan SOM füzesi atılabilmesi konusunda çalışmalarımız sürüyor” bilgisini hatırlattığımız Kadir Doğan, kelam konusu gelişmeyi şu formda kıymetlendirdi:

“SOM üzere seyir füzelerinin insansız hava araçlarına konumlandırılmasının alanda çok lakin çok önemli tesirlerinin olabileceğini düşünüyorum. Bu tesirlerin temelinde insansız hava sistemlerinin zayıf noktalarını kapatabilecek bir kabiliyet kazandırması yatıyor.

Bu zayıf noktaların birçok sebebi mevcut. Birincisi daha evvel de bahsettiğim üzere insansız hava araçları, hava savunma sistemleri için bu konseptte kolay bir amaç. Bunun temel sebebi ISTAR (İstihbarat, Keşif, Amaç Kazanımı ve Gözetim) kabiliyetinin, tehdit ögelerine yahut sıcak çatışma bölgelerine yakın bir halde kullanılabilmesinden kaynaklanıyor. Sonuçta buradaki görüntüleme sistemlerinin de bir tesirli menzili mevcut.

Bir öbür nokta ise SİHA’ların sahip oldukları mühimmatlar sebebiyle amaca yakın bir formda vazife icra edebilmeleri. Bu temel iki nokta bu sistemlerin en zayıf noktaları olarak göze çarpıyor. Şayet, SOM üzere 250 kilometreden fazla tesirli menzili olan bir mühimmat kullanabilme kabiliyetine sahip olursanız, üstüne TSK’nın yaptığı üzere bu araçları müşterek bir halde kullanabilirseniz, en temel zayıf noktayı kapatmış olursunuz.

SOM-J’yi SİHA’larda kullanabilmek demek, maksada yaklaşmadan yok edebilme imkanına sahip olmanız manasına geliyor. Hava aracınız ise gaye yok edildikten sonra da ISTAR vazifesine faal bir formda devam edebiliyor. Bu açıdan bakıldığı vakit SOM üzere seyir füzelerinin, insansız hava araçlarına pozisyonlandırılması bir oyun değiştirici olacak.”